31 Ocak 2011 Pazartesi

Bir moda blogger'ının evi...

      Deniz BERDAN, sayılı ikoncanlardan birisi... Bu ay Instyle Home dergisine evinin kapılarını açmış. Aldığım sayılı dergilerden birisi de bu olduğu için dikkatimi çekti hemen.
      Uzun zaman müstakil evlerde yaşamışlar ve sıkılmışlar. Artık apartmanda yaşama zamanımız geldi diyerek Etiler' de bir daireye yerleşmişler.
      Evleri 3+1, ek olarak personel odası ve çamaşırhane varmış. Evleri için herhangi bir dekoratör veya mimar ile çalışmamışlar. Genelde nötr renkleri tercih etmişler; bej, kızıl ve kahve dışında pek bir renk göremedim ben. Mobilyalar birbiriyle takım değil, farklı farklı... Evin geneli parke döşeli... Bazı yerlerde parça halı tercih edilmiş. Moda konusunda olduğu kadar iddialı olmadığını söyleyen Deniz BERDAN bence evine de kendi ruhunu yansıtmış.


                         Deniz BERDAN her zamanki gibi... Evinden daha da renkli =)))


                    Her şey iyi hoş da şu mankenden bozma aydınlatma olmamış gibi...


   Mutfak da çok sade geldi bana. Davlumbaz altı veya dolapların arası renkli domino taşlarıyla döşenebilirmiş.


   
        Masayı beğendim; ama sandalyeler uymamış. Zaten mobilyalarda tam bir uyum söz konusu  değil. Hepsi farklı zamanlarda alınmış gibi...

                               
                                            Yatak odalarını çok sade buldum nedense...

     
               Bu son foto.yu özellikle yükledim =))) Bir ikoncanın tek giyimlik ayakkabıları...

25 Ocak 2011 Salı

Penti sponsorum olur musun?

      Ah ahh şu çoraplar... Hele ki ince kadın çorapları... Kadın çorapları diyorum ama çalışmaya başladığımdan beri, 1 yıl 3 aydan beri =)),  ben de giyiyorum. Hem de en incesinden mikro % 100' üne kadar..
      Hemen hemen her gün o çoraplardan biri mutlaka kaçıyor ya da masama takılıyor. Eğer bir günümü sağlam çorapla atlattıysam kendimi şanslı hissediyorum. Eskiden annem alırdı; pantolon çorabı derdi, numarasını söylerdi. O zaman nefret ederdim, çok itici gelirdi. Ama şimdi ben de aynısı yapıyorum. Hatta yok 51 güzel değil 38 olsun, bacaklarımı bronz göstersin diyorum. Yani ben de numarasını geçtim bacakta nasıl durduğunu bile biliyorum artık.
      Allahtan Penti bu konuda çok iyi. Desenli modelleri biraz daha kalın ve daha dayanıklı. Ayrıca elbise veya eteklerle çok güzel bir kombin yapabiliyorsunuz ve hareket katabiliyorsunuz, tabi giymesini bilirseniz =)))
      Bugün yine çoraptan yana şanssız günümdeydim. Çorapçıya gittim -artık kanki olduk çalışanlarla- ve orada olan modelleri tek tek topladım. Kasaya geldiğimde bir baktım başka avukat arkadaşım... O da bu dertten muzdarip. Kaçık çoraplar... Adliyede bile birbirimizi zor görürken çorapçı ortak uğrak noktamız oldu son zamanlarda =)))
      İlk zamanlar topuklu ayakkabılara alışmak çok zor olmuştu. Neyse ki kısa sürdü. Ama hala daha arabamı ayakkabılarımı çıkararak kullanıyorum =))) Umarım şu çoraplara da kısa sürede alışabilirim.
      Bugün aldığım çoraplar =)))



        Bu ilk  katalogdan 3. sıradaki leopar desenli ve 8. sıradaki puantiyeli çorap =)) 


Bu 2. katalogdan da ilk sıradaki 3 çorap =)) (Tabi aldığım diğer pantolon çoraplarını saymıyorum =)) 
     
  Kesinlikle beyaz olmaları bir tercih etmeme nedeniniz olmasın. Ben de ilk önce acaba diye burun kıvırarak aldım. İlk çorabı siyah düz bir kalem etek ve maskülen ayakkabı ile giydim. Gerçekten güzel bir tarz oldu.
  Ayrıca 3. sıradaki çoraba benzer siyah düz sadece arkasından çizgi geçen çorabı geçen yıldan beri çok severek giyiyorum. Hatta bir ara Penti' de bulamayınca Day Mood' dan aldım ama tek kelimeyle iğrençti. Penti' ye ihanet etmemeyi de öğrenmiş oldum =))

23 Ocak 2011 Pazar

14 Şubat geliyorrr =)))

      Şubat ayına az kaldı. Eeee Şubat diyince akla ilk gelen ''Sevgililer Günü'' oluyor. Malum 14. günü, tabi bu sevgilisi olmayanlar açısından gayet sıradan bir gün olmakla birlikte, birçok çift için özel bir gün. Hatta yine birçok çiftin potansiyel nişan veya evlilik tarihi...       
      Bu konuya nerden geldim =)) Bugün internette dolaşırken birçok firmanın bu özel gün için özel olarak hazırladığı koleksiyonlara rastladım. Gerçekten hepsi çok güzel ve yaratıcı. Aslında  hediye bir araç, benim için olmasa da olur. Amaç, o gün birlikte güzel zaman geçirebilmek. 
      Swatch, özel günleri asla kaçırmaz. Gerek saat gerekse takı konusunda mevcut yerini alır. Yine boş durmamış ve 14 Şubat için 2 şirin saat tasarlamış. Bunlardan birisi pembe diğeri mavi renk.. Pembe saatin kayışında mavi renkli, mavi saatin kayışında da pembe renkli merdiven
bulunuyor. Bu merdivenlerin sonunda da elinde kalp balon bulunan figürler var. Bu 2 saat birlikte satılacakmış. Benim çok hoşuma gitti. 


                                         Nasıl sizin de hoşunuza gitti mi?

      Fix Silver aşıklara, aşkın şifresini sunuyor. Fix Silver, ''Aşkın Şifresi 232'' adıyla bir koleksiyon hazırlamış. 232 ne anlama geliyor? İlk başta ben de pek anlam veremedim doğrusu. Daha sonra okudum;  232 ''SENİ SEVİYORUM'' cümlesindeki harflerin alfabetik sıra sayılarının toplamıymış. Şöyle ki; 

  S22 + E6 + N17 + İ12 + S22 + E6 + V27 + İ12 + Y28 + O18 + R21 + U25 + M16 


                                  232 küpe ve kolyesi, kolyede 232 damgası var =))

      So chic, papatyalı bir koleksiyon hazırlamış. Herhalde papatya falından etkilenmiş olmalı çünkü papatyanın 2 yaprağı aşağı sarkıtılmış, seviyor sevmiyor yaparken kopartılmış gibi =))



Fena değil =))

Twiggy, ev botlarına ve terliklerine bayıldım bu sezon. Hepsi  cıvıl cıvıl, renk renk.



Kalpler temaya uygun..

  Caramel İstanbul, aslında bunun için ayrı bir blog yazmayı düşünüyorum. (Evlilik, bekarlığa veda, kına gecesi ve doğum günleri konusunda) Çok değişik, alışılmadık ve her yerde rastlanılmayacak tarzda hediye alternatifleri var. Benim Sevgililer Günü için uygun gördüklerim üzerine istediğinizi yazdırabileceğiniz ''Canım Aşkım'', ''Bitanem'' gibi kırmızı renkli bir battaniye ve çikolata...



Daha birçok hediye seçeneği var ama benim bu saatte aklıma gelenler bunlar oldu =))

19 Ocak 2011 Çarşamba

Muhteşem Yüzyıl takıları...

     Muhteşem Yüzyıl dizisi yayına bir girdi, pir girdi. Beraberinde türlü türlü tartışmaları ve yasakları da getirdi ama Yaprak Dökümü' nden kalan açığı kapatmayı başardı.
     Dizi; kostüm, dekorasyon ve takılar konusunda gerçekten çok başarılı. Oyuncular da haklarını vermiyor değil. Hatta Meryem Uzerli, Hürrem' i canlandırabilmek için taa Almanya' dan kalkmış gelmiş ve o da yetmiyormuş gibi formunu korumak için de özel bir diyet eşliğinde haftada birkaç kere kavitasyona giriyormuş.   
     (Diziyi izlerken blog yazmak da ayrı bir keyif veriyor =))) Hepsini geçtim; benim aklım takılarda... Takılar şu çok ünlü ve bir o kadar da fahiş fiyatlı olan Boybeyi Jewellery' den. Boybeyi, bu dizi için değeri 1.5 milyon doların üzerinde olan 72 parçalık bir koleksiyon hazırlamış. Ayrıca dizide kullanılacak mücevherler 4 kişilik koruma tarafından getirilip götürülüyormuş. (4 az bile bunca servete =)))
     Yakutlar, zümrütler, elmaslar, Nebahat Çehre'nin gerdanlıkları (aşağısı kurtarmazdı zaten Firdevs hanımı), Hürrem' in yüzüğü, divanhane çivilileri, taçlar, Sultan Sülüman' ın kavuğundaki broşlar... Beni benden alıyor resmen.       
     Bu akşamki bölümde de bir zümrüt yüzük var ki ''offf'' dedirtiyor. Hatta Hürrem ile Sultan Sülüman' ın karısı arasında kavgaya bile neden olacak cinsten =)) Üzerindeki zümrüt tam 16.5 karat... İşte o yüzük...


     Bihter' in yüzüğü, Bihter' in kolyesi, Bihter' in parfümü, Bihter' in kendini vurduğu tabanca furyasından sonra... Hürrem' in yüzüğü, ÇOK YAKINDA =))
    
     Yüzük demişken aklıma Prens William geldi. O da nişanlısına, annesi Prenses Diana' nın safir yüzüğünü hediye etmişti. Bu yüzük Hürrem' inkinden daha da büyük. Üzerindeki safir tam 18 karat... Ve etrafında 14 tane pırlanta taş var.


     Bu bölümde ayrıca dikkatimi çeken Sultan' ın kovuğundaki ay şeklindeki broşu oldu.



   Umarım bu dizi takıların, oyuncuların yanı sıra tarihe olan merakı uyandırmada da yardımcı olur. =))
    

18 Ocak 2011 Salı

İstanbul Fashion Week belli oldu...

      Neredeyse tüm modacıları bir araya getirerek Türkiye' de modayı tek bir çatı altında toplayan IFW programı belli oldu. Bu yıl 3-6 Şubat tarihleri arasında Santral İstanbul' da yapılacak olan IFW moda rüzgarları estirecek.
      Etkinlik boyunca Özgür Masur, Tuvana Büyükçınar, Mehtap Elaidi, Özlem Kaya, Arzu Kaprol, Atıl Kutoğlu, Koton, Ramsey gibi marka ve tasarımcıların defileleri yer alacak.
      Benim gözüm kesinlikle Özgür Masur ve Tuvana Büyükçınar üzerinde olacak. Özgür Masur özellikle Aşkı Memnu dizisindeki kıyafetleriyle daha da sükse yaptı ve birçok ünlü de açılış, kokteyl ve galalarda onu tercih etti. Bu yıl -2010- (2011 e daha alışamadım) Sinem Kobal ve Ebru Akel, Tuvana Büyükçınar ile çalıştı. Gerçekten çok farklı ve güzel tasarımları var. Ayrıca Ebru Akel de geçen yıl A46 bünyesinde hazırladığı taçlarla yerini aldı. Tuvana Büyükçınar bu sezon bebekler için de Tuvanam Baby Couture hazırladı. Tuvanam Baby Couture, All For Kids Ocak sayısında =))) Tuvanam sadece moda dünyasında değil davet konusunda da çok iddialı. Yine birçok davet ve düğünde onun imzası var.


Sinem Kobal' ın en beğendiğim A46 kıyafeti...



       Ebru Akel de A46' nın pembe ve turuncu kombinasyonlu elbiselerinden birini tercih etmiş, ayrıca pembe ve turuncu renkli tulumu da çok hoştu.



      Bihter' e de yer vermeden olmaz tabiiki... Özgür Masur' un en çok tercih edilen tasarımı bu oldu. Bence bu kıyafeti en güzel taşıyan Bade İşçil di.

16 Ocak 2011 Pazar

Bunlara bayıldım...

      Gerçekten blog adresime en uygun ismi bulmuşum. Yazılarım çoğaldıkça bunu daha iyi anlıyorum. Bu akşam da birazcık dekorasyondan bahsetmek istedim.
      Şu aralar uzun zamandır aldığım dergilere birkaç tane de dekorasyon dergisi ekledim. Malum yeni büro, yeni mobilyalar =))) Klasikleri sevmiyorum. Daha çok kullanabileceğim tarzda, orjinal mobilyalar baktım. Büro olunca çok fazla seçeneği olmuyor insanın. Çalışma masası, koltuk ve kütüphane... Ne kadar değiştirilebilir ki bu kombinasyon. Benim de öyle oldu. Tercihim deri koltuk, ona uygun masa, kütüphane ve halıyla son buldu. Biraz hareketlendirmek adına tablo ve küçük süsler aldım. Çok da fazla zorlanmadan tamamladım.  
       Büro değil de ev olsaydı o zaman napardım? Gerçekten o kadar çok seçenek var ki... İnsanın aklı hepsinde kalıyor =)) Dergileri karıştırırken birçok yeni mağazayla tanıştım. En çok beğendiklerim; Fatih Kıral Mobilya (Cadde de hep görürdüm, ağır ve klasik bir tarzı var. Evinde bu tarzı sevenler için 1 numara), Bakara Collection (aydınlatmada 1 numara), Continuum (Küçük Sırlar dizisinin sponsoru ve gerçekten tam aradığım tarzda orjinal şeyler var), Tepe ve Kervan Mobilyayı da unutmamak gerekir. Laura Ashley (daha çok ev tekstil ağırlıklı), Origami Mobilya (klasiklerin dışında), Lazzoni, Enza Mobilya (en bilindikler), Habitat, Pabetland... Perde konusunda Epengle ve Persan diyorum. Tabak, çanağa gelince de Monev Exclusive...
      Tam bir anti-klasikçi değilim. Şu aralar feci şekilde etamin ve kanaviçe işine takmış durumdayım. Annemden anneanneme kadar ne var ne yok karıştırdım ve birkaç şey bulabildim. Bugün de tesadüfen önünden geçtiğim bir hobi evinin perdeleri gül işli kanaviçeydi ve dakikalarca inceledim durdum. Ben de perde olarak değerlendirebilirim diye düşünüyorum.
     Aklımdayken antika severlere bir mağaza daha: Çukurcuma' da bulunan Dodo Antiques... Ayrıca Atlas Pasajı' nın giriş katında arkada (merdivenlerin tam önünde) yer alan küçük dükkanda da çok güzel şeyler var. Geçen yıl anneme 2 tane incecik antika kahve fincanı almıştık ve bayılmıştı.
      İşte bayıldıklarım :

                                         ORİGAMİ MOBİLYA' DAN,


Renkli raflar...


Aslında firmanın ''Modern Koleksiyonu'' nda yer alanlar hemen hemen bu foto.da var gibi.

     
                                Kitaplık... Bayıldımmmm...

                                                  
                                               CONTİNUUM' DAN,



Bu sarı koltuk tanıdık gelebilir, Küçük Sırlar dizisindeki Arzu' nun evinde de var.



Bu adamcıklara bayıldım. Kapı kapanmasın diye resmen ''üstüme gelme, dur'' diyorlar =)) Bunların ayrıca kitap tutanları da var. Çok şekerler...



   Ama bu ayıcık farklı... Hem üzerindeki kalp kesecik mikrodalga fırında ısıtılabiliyor hem de ayıcık lavanta kokuyor. Sevdiklerinize çok tatlı bir hediye...


                                                 Bu kalemlik de favorilerimden...


Bu da içecek şapkası...


Son olarak BUN DESIGN,


Bu avizeye her gidişimde mutlaka bakıyorum. En çok beğendiğim de bu avize diyebilirim. Ayrıca beyaz ve siyah düz renkleri de var ama ben buna bittim.

13 Ocak 2011 Perşembe

Brugge =))

      Evet evet bu blog bana yaradı sanırım. Şu monoton hayatıma hareket getirdi =)) Her akşam büyük bir heyecanla pc mi açıyorum; acaba bu akşam ne yazsam diye foto.larımdan sakladığım yazılara kadar her şeyi karıştırıp bir şeyler bulmaya çalışıyorum.       
      Bu akşam da 2008 yılındaki Benelux gezimden kalma foto.larla Brugge' u anlatacağım. O zaman beni Marken ve Volendam dan sonra en çok etkileyen yer olmuştu.
      Brugge, Belçika' nın en çok turist çeken şehri... Avrupa' nın en iyi korunmuş Ortaçağ mimarisine sahip ve -inanılmaz gibi gelse de- gerçekten o günden bugüne hiçbir şey değişmemiş.

              
      Eee Belçika denince ilk akla gelen çikolata oluyor. Brugge' da da öyle. Her yerde farklı farklı çikolata dükkanları ve yapılırken burna hoş gelen aroma kokuları... Ve tabiiki GODIVA =)) 


      Brugge ayrıca incecik dantelleriyle de ünlüdür. Yine birçok mağazanın vitrininde çeşit çeşit danteller, oyalar, masa örtüleri sergili...


      Şimdiki aklım olsa mutlaka bir şeyler alırdım. O zaman gözüm sadece çikolatalardaydı. Renk renk, şekil şekil, bitter-sütlü demeden iyi bir stok yapmıştım tabii gelene kadar hepsi birbirine yapışmış, erimiş, eski hallerinden eser kalmamıştı ama tatları hala aynıydı =))
      Brugge küçük bir yer olduğundan yapılacak tek şey gezmek gezmek gezmek ve yeşilliğin tadını çıkarmak. Ayrıca Büyükada gibi trafiğe kapalı olduğundan bu daha da keyifli hale geliyor. Adını hatırlamadığım birçok kilise, kule, kanallar ve müzeler en başta görülecek yerlerden..


Bu ilk foto.muzda tam çaprazımızda yer alan bina aslında bir butik otel ve sadece balayı çiftlerine özel =)) yeni evleniceklere güzel bir seçim..




       Meydanın sadece yayalara açık olması ve arabalara alternatif faytonlar =))

 


Bu da ilginç, bir o kadar da yüksek yapılardan kadrajımın yettiği kadarki görüntüsü...

                   
                            Brugge u kaplayan kanallardan bir tanesi (adını bilmiyorum =))


                                        Meydanda yer alan binalardan bir kesit
          

 İşte Aşıklar Köprüsü... Kesinlikle çok romantik ama ben ablamlayım =))    

      Yolunuz Belçika taraflarına düşerse mutlaka uğrayın. Kesinlikle pişman olmayacaksınız. Brugge un o romantik, otantik Ortaçağ havasını soluduktan sonra "keşke o zamanlarda yaşasaydım" diye bile düşünmeye başlayacaksınız. Yarattığı bu etkiden kurtulmak da çok uzun zaman alacak =))

12 Ocak 2011 Çarşamba

" Eastpak Artist Studio " backpacks...

      Eastpak, Avrupa genelinde eş zamanlı yürüttüğü "Eastpak Artist Studio" projesi kapsamında ünlüleri bir araya getirdi. Aralarında Bahar Korçan, Atıl Kutoğlu, Beren Saat, Tuvana Büyükçınar, Cengiz Abazoğlu, Deniz Marşan, Zerrin Tekindor, Derya Baykal, Pınar Altuğ, Gülben Ergen' in de bulunduğu ünlü isimler, geliri "Çocuklar Gülsün Diye" kampanyasına bağışlanmak üzere çanta tasarladı.
      Palladium AVM' de özel camekanlar ardında sergilenen yaklaşık 30 tane çanta, yine aynı AVM' de bulunan Sport Works mağazası tarafından satışa sunulmuş durumdadır. Sergilendiği süre içerisinde büyük ilgi gören çantalardan 10 tanesi sergi aşamasında satılmış bile. Sınırlı sayıda üretilen ve kısa sürede tüketilen bu çantalardan geç haberim oldu. Firma yetkilisiyle yaptığım görüşmede merkezde (Çağlayan depolarında) birkaç tane bulunduğunu ve kalanları maille bildiriceğini söyledi. İçime su serpildi birden =))     
      Çantalar arasında 1. olan Cengiz Abazoğlu' nun tasarımıymış. Bende yetkilinin yalancısıyım =)) 
     

      En çok ilgi gören de Deniz Kaprol' ün kanatlı modeli olmuş.

     
      
      Ama benim en çok hoşuma giden Mehtap Elaidi tasarımı oldu.
     

      Tuvana Büyükçınar ise hayal kırıklığı yarattı bende, sıradan bir grafiti gibi geldi.


      Aaaa Beren Saati unutmamak gerekir. Bu da onun tasarımı...


      Emeğe saygı =))) Hepsinin ellerine sağlık.. (fotoğraflar hurriyet com.tr nin kelebek ekinden alıntıdır.)
                                      
                       

Avrasya Sirki was here...

      Türkiye' nin ilk uluslararası sirki olduğunu web sayfasından öğrendiğim şu ünlü (!) sirke haftasonu gitme fırsatı buldum. 2004 yılından bu yana, Türkiye' nin büyük şehirlerinden en ücra yerlerine kadar gösterilerine aralıksız devam ediyorlarmış.
      Amaç mı?   Ülkemize özgü bir sirk kültürü oluşturmak ve bunu tüm Dünya ülkelerine tanıtmak. Tabi bu konuda ne kadar başarılı oldukları bilinmez =))

                                        
                                                 Yüksek hava gösterileri,


                                           hula hoop ( belinin ince oluşu boşuna diil =)),


                                                denge gösterileri,


dev piton yılanları,

                                                       
                                                        ateşbazlar,


      İp cambazları,  akrobatlar,  sihirbazlar, jonglörler, jimnastikçiler, palyaçolar... Sirkin olmazsa olmazları.. Ama nedense benim gözüm son ana kadar hep kafeste aslan aradı =))         
      Sonuç: ilgi büyüktü, alkışlar koptu her defasında ama klasiklerin biraz da dışına çıkılsaydı daha da güzel ve yaratıcı olabilirdi.